Haberphps2

Tıp doktorları bilim ile dini olgular arasında giderken bir parça da çekimserdiler. “Katoliklerde görülür, utanıldığı için gizli kapaklıdır” yorumunu da yapmadan duramadılar. Yine de şeytan çıkarma önerisinin tıp doktorlarından çıkması alternatif olarak okültizme başvurulabileceğini gösteriyordu. Regan’ın deli veya sanrısal olmadığına inanılmıştı ancak tıp daha ileri gidememekteydi. 

 Omen’de Katherine Thorn (Lee Ramick) evlatlık oğlu Damien’in (Harvey Stephens) hiç hasta olmamasının bir anormallik olduğunu düşünürken, rasyonel olarak hiç hasta olmayan Damien’i sağlam bir bünyeye bağlayan Robert Thorn, daha sonra oğlunun lanetini ve ölümlere sebebiyetini ancak rahiplerin yardımıyla ortaya çıkarabilecek, Damien’ın bir iblis oğlu olduğunu yavaş yavaş rasyonellikten soğuyarak kavrayacaktır. Süjenin gerçeği şok edicidir: Damien’in gerçek annesinin mezarı açıldığında bir insan yerine demonik bir hayvan iskeletiyle karşılaşılması ya da Damien’in saç derisindeki “666” rakamının Robert Thorn tarafından keşfedilmesi, rasyonel düşüncenin okültizme yenik düştüğünü gösteriyordu. Robert Thorn rasyonellikten o kadar uzaklaşacaktı ki kendi oğlunu bu lanetin son bulması için kilisede öldürmeye bile kalkışacak, ancak kendi hayatından olacaktı.

 Poltergeist’ta (Tobe Hooper, 1982) rasyonel olarak anormalliğin (canlanan oyuncaklar, ruhun Beast tarafından ele geçirilmesi) bir tornadonun sebep olduğu varsayımıyla hareket eden Freeling Ailesi, sonuç olarak parapsikologlara başvurmak zorunda kalıyorlar, parapsikologlar bile medyum Tangina Barrons (Zelda Rubinstein) yardımıyla çıplak gözle görülemeyecek denli etkin anormallikler (poltergeist) karşısında şaşırıyorlardı. Freeling Ailesi evlerinde hayalet bulunduğuna ikna olduktan sonra artık tornado gibi biyolojik unsurlar üzerinden rasyonalizmi terk ediyorlardı. Tangina’nın “bu ev artık temizdir” diyerek hayaletleri evden uzaklaştırdığını beyan etmesinin pozitif bilimler tarafından açıklanması rasyonalizmin kendisi açısından zor gözükmekteydi.

 Var olan pozitif bilimler kapsamındaki tüm yapıcılık, ruhani olana doğru gitmeye zorlanırken, karakterler babında kendi pozitifliğini yitirip, ruhaniyete teslim olurlar. Teslim olmasının yanında, pozitif bilimlere karşı olan tutum, inanç ve bağlılık yitirilir. Pozitif bilimler okült ilimlere karşı aynı tavrını sürdürmesine rağmen alternatif olarak sunulmuş olan okült tedaviler kendilerini pozitif bilimler karşısında ön plana çıkarma fırsatı yakalarlar.
The Serpent and the Rainbow’da (Wes Craven, 1988) Dennis Alan (Bill Pullman) bir söylentiden yola çıkarak Haiti’de insanları zombiye çeviren bir ilaç üzerine pozitif bilim adına yol aldığında bir alternatif ile karşılaşacaktı: Vudu.Devamı

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol